admin | 18 Haziran 2017 | Bilim Adamları ve Kaşifler, Eğitim, Genel, Savaş Sanatı, Tarih
1336-1405 yıları arasında yaşamıştır. Asya fatihi diye şöhret yapmış komutan ve devlet başkanı. Semerkant yakınlarında Yeşilşehir’de doğdu. Cengiz soyundandır. Bir eli çolak, bir bacağı da savaştan ötürü topal olduğundan Aksak Temur (Timurlenk) adiyle bilinir. 36 yıl saltanat sürdü ve doğuda Çin’e, batıda Bizans’a, kuzeyde Moskova’ya kadar gelip dayanan bir imparatorluk kurdu. Ama ölümünden hemen sonra da imparatorluğu parçalandı. Türbesi Semerkant’tadır.
Timur, daha küçük yaştayken zekâsı ve cesaretiyle çevresinin ilgisini çekti. İyi silâh kullanır ve güzel ata binerdi. O yaşlarda kumanda etmesini sever ve kendisini saydırmasını bilirdi. Gayet zeki ve bijgili bir hükümdar olan Timur, düşmanlarına karşı zalim olmakla beraber bilim adamlarına, şair ve sanatkârlara karşı sonsuz hürmeti ve sevgisi vardı. Dindar, ciddî ve doğru sözlüydü. Yalancıları ve kötü insanları hiç bir zaman affetmezdi. Timur, daha delikanlıyken ömür boyu izini taşıyacağı iki yara almış, çolak ve topal kalmıştı. Ama bu iki sakatlık onu Asya fâtihi olmaktan geri komadı. Cengiz İmparatorluğu’nu sürdürdü. Delhi’den İzmir’e ve Moskova’dan Amman denizine kadar yayılan bir imparatorluk kurdu. 1360 yılında henüz yirmi dört yaşındayken babası ölünce onun çevik kuvvetlerinin başına geçti. Kuzeyde Horasan, güneyde Çağatay hanlarına baş eğdirdi. İran’ın direncini kırarak merkezi Semerkant olan bir devlet kurdu. Doğu ve batıya aynı zamanda saldırdı. 1381 de orduları Moskova’yı kuşattı. Yaşlandığı sıralarda Anadolu’ya, Roma diyarına hücum etti.
İki büyük savaşçının, yani Yıldırım Bayezit ile Timur’un Ankara yakınında savaşları yaman oldu Yıldırım: «Ben dünyaya silâh kullanmak ve benden önde olanı mutlaka yenmek için gelmişim» diyordu. Timur ise «Gökyüzünde nasıl bir tek Tanrı varsa yeryüzünde de bir tek hükümdar olacaktır, o,da benim» diyordu. Timur’un filleri, Yıldırım’ın ordusundaki Hırvatların ihanetiyle bir araya gelince Ankara Savaşı’nı Asyalı kazandı ve I. Bayezit, kahrından öldü. Bu yenilgiyi gururuna yedirememişti. Timur’un bu zaferi, Doğu Roma, yani Bizans İmparatorluğu’nu Türklerin elinden ancak elli yıl için kurtarabilmiş, Bizans’a elli yıl nefes aldırmıştır.
Yenilgiden sonra Yıldırım’ı kabul eden Timur, çadırında son derece sinirli ve kahrolmuş bir haldeydi. Çünkü yendiği hükümdar kahramanlıkla şöhret kazanmış bir dindaşıydı. Timur’u müstehzi bir tebessümle kendisine bakar görünce Bayezit: «Allah’ın bedbaht ettiği bir insanla alay etmek sana yakışmaz!» diye bağırdı. Timur, şu cevabı verdi: «Alay etmiyorum. Allah’ın bu dünyayı senin gibi bir körle benim gibi bir topala bırakmasına gülüyorum!»
Altınordu devletini ortadan kaldırmakla Asya’ da Türklüğe en büyük darbeyi indiren Timurlenk, Anadolu’yu parçalayarak Türklük adına ikinci büyük kötülüğü yapmış oldu. Ünlü tarihçi Hammer eserinde ondan şöyle sözetmektedir: «Saltanatı otuz altı seneyi bulduğu halde 36 oğul ve torun, 17 kız torun sahibi olarak dünyanın hafızasında şehirler yıkan bir zalim ve insanlar öldüren en büyük katil olarak adı yaşamaktadır.»
Gerçekten de Timur’un hırsı doymak bilmiyordu. Dünyayı ele geçirmek için savaştan savaşa, istilâdan istilâya koşuyordu. Nitekim 1398’de Hindistan’a saldırdı. Orduları Delhi’yi ele geçirdi. Timur, bununla da yetinmedi. Çin’e yöneldi. Ama artık yaşlanmağa başlamıştı. Bu yorgunlukları, aksak vücudu kaldırmıyordu. Hazırlıklarını tamamladığı sırada öldü. Semerkant’ta kendisine muhteşem bir türbe yaptırmıştı. Bugün, o türbe bir sanat şaheseri olarak bütün dünyada bilinir.
Timurlenk, her ne kadar yakıp yıkan bir cihangir olarak tanınırsa da bu tamamiyle doğru değildir. Zaptettiği ülkelere gözdağı vermek için ordularının meydana getirdiği tahribatı gidermeğe de çalışmış, imar hareketlerine girişmiştir. Halkı birtakım ağır vergi ve baskılar altında ezdiği muhakkaktır. Hattâ, bir Nasrettin Hoca fıkrası, bunu gösterir:
Bir gün Timur, beslesinler diye Akşehir’e bir fil göndermiş. Fakir halk, bu hayvanın yedikleriyle başa çıkamamış. Nasrettin Hoca’dan, gidip Timur’la görüşmesini istemişler. Hoca «Hep beraber gidelim» demiş. Ama yolda, arkadaşları birer ikişer savuşmuşlar. Hoca tam otağa girerken peşinde kimse kalmadığını görünce şaşırmış ve Timur ne istediğini sorunca: «Efendimiz, Akşehir’e ihsan buyurduğunuz fil yalnızlıktan sıkılıyor, bir de dişisi için emir buyursanız» deyip hemşerilerinin korkaklıklarını cezalandırmış.
Timur imparatorluğu, İskender İmparatorluğu gibi bütün güçlülüğüne rağmen kişinin kudretine bağlı kaldığından, onun ölümüyle dağılmıştır.
Kaynak: 100 Ünlü Türk,