admin | 28 Temmuz 2017 | Edebiyat ve Türkçe, Genel, Siyaset
1889-1956 tarihleri arasında yaşamıştır. HİKÂYE, roman ve oyun yazarı, İstanbul’da doğdu, Londra’da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömüldü. Orta öğrenimini babasının işi dolayısiyle çeşitli şehirlerde yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Fransızca, edebiyat öğretmenliği, Milli Eğitim Müfettişliği, milletvekilliği, kültür ataşeliği gibi çeşitli devlet memuriyetlerde bulunurken gazetecilik de yaptı. Çeşitli roman, oyun ve hikâyeleri vardır.
Reşat Nuri Güntekin’in önce “İstanbul Kızı” adiyle piyes şeklinde yazıp sonra vazgeçerek «Çalıkuşu» adiyle romana çevirdiği eser ilk büyük şöhreti kazandırmıştır. Bu romanın başlıca kahramanı Feride, günün şartları içinde, öğretmen olarak Anadolu’ya giden bir aydın Türk kızını canlandırır. Türk kızlarının Anadolu’da görev alması tabiî hale gelince bile «Çalıkuşu», gerek Ömer Seyfettin’in daha sadesi olan dili ve uslûbuyle, gerek duygulu hikâyesiyle başarısını sürdürmüştür. Bu yumuşak gazeteci dili, temiz Türkçe, birçok romanına sürükleyicilik kazandırmıştır.
1889’da İstanbul’da dünyaya gelen Reşat Nuri Güntekin, doktor Nuri Bey’in oğluydu. İzmir’de Fransız Koleji’nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okuyan ve iyi bir kültürle yetişen ünlü romancımız, liselerde uzun süre edebiyat öğretmenliği ve Millî Eğitim Bakanlığı Müfettişliği yapmıştı. Bir ara, Çanakkale Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de görev alan Reşat Nuri, 1956 yılında, 67 yaşındayken Londra’da vefat etti. Cenazesi, İstanbul’a getirildi ve büvük törenle Zincirlikuyu Kabristanı’nda toprağa verildi.
Güntekin’in kendi yazdığı on dokuz romandan başka yedi hikâye kitabı, çeşitli konularda birçoğu tercüme olmak üzere yüze yakın eseri vardır ki, bunlar arasında en önemli yeri piyesler tutar. Okul piyeslerinden komedi ve dram türüne kadar her tarzı denemiştir. Piyeslerinin büyük kısmı kitaplaşmamıştır. «Anadolu Notları» adlı gezi notlarıysa klâsik bir değer taşır. Ölümünden sonra eşinin izniyle bazı romanları filme de çekilmiştir.
Romanlarının en tanınmışları: Çalıkuşu (1922, 1969), Damga (1924), Dudaktan Kalbe (1925), Akşam Güneşi (1926), Bir Kadın Düşmanı (1927), Acımak (1928), Yaprak Dökümü (1930), Kızılcık Dalları (1932), Miskinler Tekkesi (1946) dır. Gerek bunlar, gerek öteki romanları ya kendisi, ya başkaları tarafından piyes haline konulmuş (Eski Hastalık, Yaprak Dökümü, Çalıkuşu), filme çekilmiş ve radyoya uygulanmıştır. 1961’de yalnız romanlarının seri halinde basılmışı 24 cilt tutmuştu.
Reşat Nuri Güntekin, her iki mesleği bakımından da insan ruhunu, çocuk ruhunu çok iyi tanır, çevre şartlarını bilir, toplumun dertlerine rahatlık ve doğrulukla parmak basabilecek bir yeteneğe ulaşmış bir yazardı.
Çok zeki ve dikkatli olduğu için insan karakterlerine ait, eşya ve çevreye ait objektif gözlemleri sayesinde her yazdığını doğru gösterirdi. Ancak, acılıkta fazla ileri gitmeyerek daima, hayatta olduğu gibi, göz yaşı ve gülümsemeyi bir arada verişi, romantik aşırılıklarını hoş görmeye zorlardı. Bazı eserleri birçok konularda çözüm yolları getirmiştir: «Acımakta ana-babaların bencillik yüzünden çocuklarını tanımadıklarını, çocuklarınsa onları hiç tanımadığını ortaya koymuştur.
Ancak, Reşat Nuri Güntekin’in romanlarında bile oyun yönü ağır basar. Romanlarının en başarılı yanları diyaloglarla sürüp giden sahnelerdir. Tasvirden ziyade aksiyon ve dram hâkimdir yazılarına. Buna karşılık oyunlarında hikâyenin, olayın karakterden daha yoğunlukla işlendiği görülür. Yazarın üstün bir yanı da makaleciliği ve gazete hikâyeleridir. Mizahımızın ölmez eserlerinde örnekler bırakan Reşat Nuri Güntekin, bir fikri derleyip toplayarak en özlü haliyle okuyucuya verme tekniğini kusursuz şekilde tatbik ederdi. Yıllarca, Sedat Simavi’ııin «Karikatür» dergisinde, daha önce «Yedigün»de makale ve sohbetler yayınlamış, mizah hikâyeleri yazmıştır. Çoğunda da takma isimler kullanmıştır.
İstanbul şivesinin güzel örnekleriyle yazan bu usta sanatçı, ayrıca, güçlü bir ahlâkçıdır da. Kötüleri bile kötülemeğe kıyamaz da, bir yerde onları hoşgörmeğe, affetmeğe yönelir. Meslek hayatındaki bağışlayıcı tutumu, sanat hayatında bu yolda kendisini göstermiştir.
Reşat Nuri Güntekin, yabancı edebiyatlardan, bilhassa Fransız edebiyatından da birçok eser çevirmiştir. Bunlar arasında mitologyayla ilgili olanlar, Fransız Edebiyatı tarihine ait eserler ve tercüme romanlar önemli bir yer tutmaktadır.
Reşat Nuri Güntekin, Servet-i Fünun devri romancılarıyle Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi İstanbul’a takılıp kalan yazar neslinden sonra edebiyatı Anadolu’ya ilk açan, konu olarak memleketi ele alan sanatçılardandır.
Kaynak: 100 Ünlü Türk, Anlamlı Güzel Sözler,