admin | 28 Temmuz 2017 | Genel, Siyaset, Tarih
1906-1930 yılları arasında yaşamıştır. İlk devrim şehididir. İzmir’de doğdu, tahsilini Bursa Öğretmen Okulu’nda yaptı. Yedeksubay olarak bulunduğu Menemen’de bir irtica ayaklanmasında yobazlara karşı çıktığı için hunharca katledildi. Menemen’in en yüksek tepesi üzerinde büyük bir heykeli bulunmaktadır. Ayrıca Bursa Öğretmen Okulu’nun bahçesinde de bir büstü vardır. Onun hayatını anlatan çeşitli kitaplar vardır.
1930 yılının 23 Aralık günü Menemen’de hava bulutlu ve kapkaranlıktı. Sanki o gün, olup bitecek o kara ve kapkara olayları daha önceden haber veriyormuş gibi.. Zâten son günlerde Ege’nin bu sakin ve mütevazı köşesinde birtakım karanlık işler dönmeye başlamıştı gizliden gizliye. Garip tavırlı birtakım insanlar gelmişti kasabaya. Neden gelmişlerdi, nereden gelmişlerdi, niçin gelmişlerdi, kimseler bilmiyordu. Tâ ki o bulutlu ve karanlık 23 aralık günü camiden cemaatin çıkışına kadar.
Ne olduysa o sırada olmuştu işte. Başı sarıktı, kara sakallı birtakım kimseler öne geçmişler ve ellerindeki yeşil bayrakları açarak «Şeriat isteriz!» diye bağırışmaya başlamışlardı. Birtakım câhil kimselerin de onlara iltihakıyle birdenbire kalabalık bir topluluk hâlini alıvermişlerdi.
«Şeriat isteriz!» haykırışları arasında hortluyordu irtica…
«Din elden gidiyor!» diye mâsum halkı tahrik ediyordu kara sakallı ve kara düşünceli kişiler…
Bütün Menemen halkı yollara dökülmüş, olup bitenleri seyrediyordu. Herkeste bir şaşkınlık vardı. Gözü dönmüş softalar tam bir anarşi havası estiriyorlardı Menemen sokaklarında. Mevcut düzeni yıkmaya matuf bir davranıştı bu. Henüz yedi yaşındaki Türkiye Cumhuriyetini tanımak istemeyen bir tutumdu bu.
Ve o gözü dönmüş mürteci sürüsünün karşısına birdenbire genç bir subay dikili verdi. Ufak tefek boyuna rağmen bir âbide gibi heybetle dikilmişti yolun ortasına. Adı, Mustafa Fehmi Kubilây’dı. Bu bölgenin; İzmir’in çocuğu idi. Tahsilini Bursa Erkek Muallim Mektebi’nde (Öğretmen Okulu’nda ) yapmış, sonra vatan vazifesine gitmişti. Yedeksubay olarak bulunuyordu Menemen’de. Tam bir cumhuriyet çocuğu idi genç öğretmen. Cumhuriyete kastedilmek istendiğini görür de elini kolunu bağlayıp durur muydu bir köşede?
Genç yedeksubay «Durun!» diye haykırdı. Bir an yerlerinde mıhlandılar kara sakallılar. Fakat hemen farkettiler ki o, karşılarında bir tek kişidir. Kendilerine karşı koymaya kalkışan bu gencecik devrimcinin vücudunu ortadan kaldırmak onlar için öylesine basit bir işti ki. Genç yedeksubayı bir anda kanlar içinde yere yığıverdiler. Fakat öylesine gözleri dönmüştü ki, işledikleri şen’i cinayete en büyük hunharlığı katmaktan da geri kalmadılar. Kör bir testere ile kestiler genç öğretmenin başını. Kendini bilmez güruh sadist bir iştiyâk içinde seyretti bu vahşi tabloyu.
Yerlerde tekmeleyip yuvarladılar Kubilây’ın başını, sonra sırıklara takıp öyle dolaşmaya koyuldular. Geçmişte zaten böyle bir vaka yaşanmıştı. Yezid ve tayfası yapmıştı Hz. Hüseyin başı için. Tarih tekerrürden ibarettir demişler ya işte en büyük kanıtı.
Bir Kubilây ölmüştü, bir inkılâpçı şehit edilmişti. Fakat genç Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini nice ve nice Kubilâylar bekliyordu. Bu düzeni bozmaya yeltenen o kara sakallı gafiller cumhuriyet rejiminin demir yumruğunu bir anda başlarına yiyiverdiler. Aradan 24 saat geçmeden hepsi kıskıvrak yakalanıvermişti.
Cumhuriyet rejiminin pençesi gırtlaklarına sarılmıştı. Derhal sıkıyönetim ilân edildi. Menemen’de bir haftanın içinde teşekkül eden bir Divanıharp, yakalanan 105 sanığı yargılamaya koyuldu. Bir ay sonra 37 kişi idam cezasına çarptırılmıştı Askerî Mahkeme tarafından.
Kubilây’ın başının kesildiği yerde derhal sehpalar kuruldu. Genç öğretmen ve yedeksubaya kasteden hunhar katiller cezalarını bu idam sehpalarında ödediler.
Büyük Atatürk, irticanın bu büyük vahşeti karşısında Türk milletine şöyle sesleniyordu:
– İstilânın acılığını tatmış bir muhitin, genç ve kahraman zâbit vekilinin uğradığı tecavüzü bir suikast telâkki ettiği ve mütecavizler ile teşvikçileri ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz, bu meseledeki vazifelerimizin icaplarını hassasiyetle ve hakkıyle yerine getirmeye mâtuftur.
Büyük Türk Ordusu’nun kahraman genç zabiti ve cumhuriyetin idealist muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilây Bey, temiz kaniyle cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır..»
Takvimler 7 Mart gününü gösterdiği zaman Menemen’de her şey sona ermiş, kara irtica bir daha kıpırdamamak üzere ezilmişti.
Şimdi, Menemen’in en yüksek tepesinde onun için dikilen muhteşem bir anıt vardır.
Kaynak: 100 Ünlü Türk,