admin | 16 Ocak 2016 | Ekonomi ve İş Dünyası, Genel, Tarih
Ticaret ilk başlarda değiş tokuş yöntemi kullanılarak yapılıyordu. Bunun diğer adı Trampa’dır. Eğer iki tarafta diğerinin mutlaka istediği ya da ihtiyacı olmayan bir şey varsa ticaret daha rahat yapılıyordu. Yinede iki tarafta daha az değerli bir şey içni dah değerli bir şey vermek istemiyorlardı. Karşılaştırma değeler belirli zorluklara neden oluyordu. Her iki tüccar da sık sık kendilerinin kandırıldığını sanıyorlardı.
Sonunda metalleri, özellikle de altını değiş tokuş aracı olarak kullanmaya başladılar. Altın güzeldi ve daha çok takı olarak alınıyordu. Paslanmıyor veya çürümüyor, böylece ufak bir miktar uzun süre dayanabiliyordu. Her şeye altından birim ağırlık olarak değer biçilmesinden sonra, kişi bu miktar karşılığında bir şeyi satın alabiliyor ya da aynı miktarda diğeri olan bir şeyle değiştirebiliyordu.
Bütün işlemlerde küçük altın parçalarını tartmak için kullanılan bir terazi edinmek gerekli hale geldi. Tabii bu terazinin ya da ağırlıklarını eğilebileceği korkusunu da beraberinde getirdi.
MÖ 680 yılında Batı Anadolu’da ülkeyi MÖ 648 yılına kadar yöneten Gyges tarafından Lidya krallığı kuruldu. Yaklaşık olarak MÖ 648 yılından 613 yılına kadar yöneten oğlu Ardys’in hükümdarlığında, Lidya hükümeti standat ağırlıkta altın parçaları bastırdı. Ağırlık paranın üzerine basılmış ve üzerinde hükümetin garantisi olarak da hükümdarın portresi pastrılmıştı. Artık her işlemde sadece belirli bir sayıda paranın verilmesi gerekiyordu; tartma ortadan kalkmıştı. Bu nedenle Madeni Para basmak anlamındaki sözcükten gelmektedir, çünkü üzerine ağırlık ve portre basılmıştır.
Ticaret büyük ölçüde madeni paranın ortaya çıkmasıyla artmış ve hızlanmıştır. Bu fikir zamanla diğer uygarlıklar tarafından da kullanılmaya başlandı ve günümüze kadar geldi.