admin | 27 Temmuz 2017 | Eğitim, Genel, Savaş Sanatı, Siyaset, Tarih
1876-1950 yılları arasında yaşamıştır. BÜYÜK asker, cumhuriyet ordumuzun Atatürk’ümüzden sonraki tek mareşali. İstanbul’da, Cihangir’de doğdu. Asker bir ailenin çocuğudur. Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi, Kuleli İdadisinde okuduktan sonra İKOS’de kurmay yüzbaşı olarak tahsilini tamamladı. Ordunun çeşitli kademelerinde görev aldı, müteaddit savaşlara girip çıktı. Sakarya zaferi ile mareşal rütbesini aldı. 1944 yılına kadar Genelkurmay Başkanlığı görevındeydi. 1950 de öldü.
BİR asker çocuğu idi. Babası, Miralay Sırrı Bey’ di. Çakmakoğulları’ndan Sırrı Bey’in üç oğlu da onun yolunda yürümüşlerdi. Biri Manastır’da, diğeri Çanakkale’de şehit düşmüştü; bu kardeşlerin üçüncüsünün adı Fevzi idi. Kurmay yüzbaşı rütbesiyle kahraman ordumuz saflarına katıldığı zaman önce Erkânı Harbiye Dördüncü Subesi’ne atandı, sonra da Rumeli’ye tayini çıktı. Balkanlarda geçen sekiz yıllık başarılı hizmet sonunda albaylığa yükseldi. Çakmakoğullarından Fevzi Bey. 1908’de Hürriyet ilân edildiği zaman Taşlıca Mutasarrıfı ve 35’nci fırkanın kumandanı idi. Ancak gülünç bir iddia ile, albaylığa terfiinin bir «saray iltiması» olduğu ileri sürülerek rütbesinden iki yıldız geri alındı. Bu düpedüz bir haksızlıktı. Fakat Fevzi Bey mert bir asker ve olgun bir insandı, uğradığı bu haksızlık karşısında dahi bir infial göstermedi.
Fakat haksızlıkla elinden alınan yıldızlarını pek kısa bir zamanda yine alnının teri ile geri almasını bildi. 1910 yılında Kosova Kolordusu Kurmay Başkanlığına, kısa bir süre sonra da Garp Kolordusu Kurmay Başkanlığına tayin edildi. Balkan Harbinde Vardar Ordusu Erkânı Harbiye Harekât Şubesi Müdürlüğü görevinde idi, harpten sonra merkezi Ankara’da bulunan Beşinci Kolordu Kumandanlığına getirilirken rütbesi büyümüş ve adı da Fevzi Paşa olmuştu…
Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman Fevzi Paşa, emrindeki kolordu ile Çanakkale’nin savunmasına katıldı. Oradan İkinci Kafkas Kolordusu Kumandanlığına tayini çıktı. Koca bir ömür harp savaşlarında geçiyordu. Balkanlar’dan Kafkaslar’a kadar uzayan bu savaş hayatı daha sonra Suriye’de devam etti. Burada ferikliğe (Korgeneralliğe) terfi etti.
Mütarekeyi müteakip İstanbul’a tayini çıktı. Bir süre İstanbul Büyük Erkânı Harbiye Reisliğinde bulunduktan sonra 1920 yılı başlarında Harbiye Nazırlığına getirildi. Böylelikle Salih Paşa’nın kurduğu hükümette kısa bir süre Nâzırlık da yapmış oldu. Bu makamı işgal ederken, Anadolu’ya askerî eşya ve cephane göndermek suretiyle Millî Mücadele’ye büyük katkılarda bulundu. Bu millî harekât aleyhinde şiddetli tedbirler almak üzere iktidara getirilen Damat Ferit Paşa kabinesinin kurulmasından önce Harbiye Nazırlığı görevinden ayrıldı. Doğruca Ankara’ya gidecek millî harekete katıldı.
1920 yılı nisan ayında Ankara’ya gelen Fevzi Paşa, bir ay sonra Ankara Hükümetinin Millî Müdafaa Vekilliğine getirilirken Vekiller Heyetine de reis oldu.
İkinci İnönü Zaferini müteakip orgeneral rütbesi verilen Fevzi Paşa 1921 yılında Erkânı Harbiye Reis Vekili oldu. 1922 yılı temmuz ayına kadar on bir ay süre ile bu vazifede ve Vekiller Heyeti Reisliğinde kaldı.
Sakarya’da kazanılan büyük zaferdeki üstün hizmetlerinden ötürü Birinci Ferik (Orgeneral) Fevzi Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile Müşir (Mareşal) rütbesini aldı.
Kahraman ordumuzun Büyük Atatürk’ten sonraki tek mareşali olmuştu.
Büyük zafer ve cumhuriyetin ilânını müteakip Genelkurmay Başkanı oldu Mareşal Fevzi Çakmak. Yalnız kahraman ordunun değil, bütün bir milletin en sevip saydığı bir insandı da. Benliğini saran engin tevazu, sürdüğü alabildiğine sade ve tertemiz özel hayatı ona ayrı bir özellik vermekteydi. Bir sembol, bir bayrak olmuştu milletin kalbinde.
12 ocak 1944 günü yalnız binbir şan ve şerefle dolu askerlik yaşantısının değil, hayatının da en hazin gününü yaşadı Mareşal Fevzi Çakmak. O gün, emekliye sevkedilmişti. 55 yıl sırtında şerefle taşıdığı üniformasına vedâ günüydü o gün…
Genelkurmay Başkanlığı görevine ve vücudunun bir parçası olmuş bulunan üniformasına veda etti. Bir süre evinde sakin bir hayat yaşadı. Memleket çok partili bir devreye girince, o sıralarda teşekkül etmiş bulunan Millet Partisi’ne intisap etti.., Demokrasi mücadelesine katıldı.
Sembolleşmiş insan, büyük asker Mareşal Fevzi Çakmak, 10 nisan 1950 günü İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Vefatı memlekette öylesine içten kopup gelen büyük bir üzüntü yaratmıştı ki, İstanbul Radyosu’nun müzik neşriyatını kesmemesi yüzünden radyo evi önünde iki gün süre ile büyük nümayişler yapıldı. Ve cenazesi, 12 nisan 1950 günü, mahşerî bir kalabalığın da iştirakiyle kaldırıldı. Eyüpsultan kabristanında toprağa verildi.
Kaynak: 100 Ünlü Türk,