admin | 23 Temmuz 2017 | Eğitim, Genel, Savaş Sanatı, Siyaset, Tarih
1495-1566 tarihleri arasında yaşamıştır. DÜNYANIN «Muhteşem», biz Türklerin ise «Kanuni» adiyle andığımız ünlü Osmanlı Padişahıdır. 27 nisan 1495 günü, babası Yavuz Sultan Selim’in vali olarak bulunduğu Trabzon’da doğdu. 1520 yılında tahta çıktı ve en uzun süre saltanat süren Osmanlı Padişahı oldu. 46 yıl içinde Osmanlı Padişahı oldu. 46 yıl içinde Osmanlı devleti en yüksek noktasına ulaştı. Torununun oğlunu gördükten sonra 7 Eylül 1566’da Zigetvar muhasarası sırasında harp meydanındaki otağında öldü.
YAVUZ SULTAN SELİM gibi bir babanın bıraktığı tahta çıkan genç padişah Sultan Süleyman Hân, daha ilk icraatı ile bir adalet siyaseti güdeceğini göstermişti. Meselâ Mısır’dan babasının beraber getirdiği önemli kişileri serbest bırakmış ve ibrişim yasağını da kaldırmıştı. İran’a karşı bir boykot maksadıyle konmuş olan bu yasak çok tüccar için şikâyet konusu idi. Bu nedenle, mallar müsadere edilmiş olanlara da bunlar iade edilmişti. Bu arada adı sayısız suistimallere karışmış bulunan Donanma Kumandanı Cafer Bey’in muhakeme sonucu idamı da halk arasında gayet olumlu karşılanmıştı. İşte bu gibi âdil icraatının yanı sıra dedesi Fatih Sultan Mehmet gibi bir de «Kanunnâme» çıkarmış bulunması, onun adını pek kısa bir zamanda «Kanunî» ye çıkartmıştı.
İmparatorluğun sınırlarını doğuya doğru genişleten babası Yavuz Sultan Selim’in aksine olarak Kanunî Sultan Süleyman imparatorluğun Avrupa’da genişletilmesi siyasetini gütmüştü. Belgrad’ın tekrar alınışı, Rodos’un ele geçirilmesi, Fransız Kralı Françoîs l’in Charles Quint’in elinden kurtarılması için Kanunî’ye elçi göndermesi ve bu sebeple yapılan deniz ve kara harekâtı, Macaristan seferi, Mohaç meydan muharebesi, Budin’in fethi, İkinci Macaristan seferi ve Viyana’nın kuşatılması, üçüncü Macaristan ve Alman seferleri hep bu siyasetin sonucu idi. Bu arada doğu da ihmal edilmemiş, İran ve Bağdat seferleri yapılmış. Kızıl Deniz’den Hint’e kadar her yere donanmalar gönderilmiş, Aden ve Yemen de İmparatorluk sınırları içine alınmıştı.
Osmanlı tarihinin en ünlü simaları da Kanunî Sultan Süleyman’ın saltanatına rastlayan bu «altın çağ» da görülmüştü.
Bu «altın çağ» da, Osmanlı İmparatorluğu haritada en geniş şeklini almış ve üç kıtaya kol salan Kanunî Sultan Süleyman «Cihan Padişahı» nâmıyle anılmaya başlamıştı.
71 yıllık muhteşem yaşantısının onüçüncü ve sonuncu seferi Zigetvar üzerine oldu. Vergiye tâbi tuttuğu Alman İmparatoru’nun sözünü yerine getirmediğini gören Koca Kanunî, yaşlı, hasta ve bitkin haline rağmen bu Sefer-i Hümayûn’a çıkmıştı. Kendisini hiç de iyi hissetmiyordu.
İlk defadır ki bir Sefer-i Hümayûn’da araba içinde yol alıyordu Koca Kanunî. 46 yıllık saltanatının 10 yıl 3 ay 5 gününü seferlerde at sırtında geçirmişti. 5 Ağustos 1566 günü, Macaristan toprakları üzerinde, Almanların elinde bulunan Zigetvar Kalesi’nin muhasarası başladı. Kanunî Sultan Süleyman Hân, Otağ-ı Hümayûn’undan bu kuşatmayı izliyordu. Her geçen gün biraz daha bitkinleşmekteydi 71 yaşındaki Cihan Padişahı. Kuşatmanın birinci ayı dolarken artık yatağından kalkamaz hale gelmişti. Binbir şan ve şerefle dolu bir ömür tükenmek üzere idi artık. Pîri Mehmet Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Ayas Paşa, Hadım Süleyman Paşa, Rüstem Paşa, Semiz Ali Paşa, Sokollu Mehmet Paşa gibi büyük sadrâzamlar, Barbaros Heyrettin Paşa, Aydın Reis, Pîri Reis, Turgut Paşa, Seydî Ali Reis gibi yaman kaptan-ı deryalar, Piyâle Paşa, Uluç Ali Reis gibi namlı denizciler, Devlet Giray, Lala Mustafa Paşa gibi ünlü kumandanlar, Koca Mimar Sinan, Karahisarî, Nakkaş İbrahim, Fuzuli, Bâki gibi ölümsüz eserler bırakan dev sanatçılar arasında geçen 46 yıllık saltanatın son demleri gelmişti.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat dedikleri bir cihân gavgaasıdır
Olmaya baht-û saadet dünyede vahdet gibi
ölümsüz mısraların da güçlü şairi olan Cihan Padişahı Kanunî Sultan Süleyman Hân, 7 Eylül 1566 cumartesi günü sabaha karşı harp alanındaki Otağ-ı Hümayûn’unda top sesleri, kılıç şakırtıları, kös gümbürtüleri ve mehter növbetleri arasında son nefesini verirken Zigetvar Kalesi düşmek üzere idi. Bu nedenle büyük Sadrâzam Sokollu Mehmet Paşa, Cihan Padişahı’nın vefatı haberini askerden sakladı. Otağda, Hekimbaşı Kaysûnizâde Mehmet Çelebi tarafından tahnit ameliyesi yapıldı. Bu ameliye sırasında hazır bulunan Hünkâr Başimamı Derviş efendi dinî icapları yerine getirdi.
Ve üç kıtaya hükmeden koca imparatorluğun büyük padişahı, tesadüfün garip bir cilvesiyle üç ayrı yerde kılınan üç cenaze namazı sonunda İstanbul’da adını taşıyan camiin yanındaki türbesinde ebedî istirahatgâhına tevdi olundu.
Kaynak: 100 Ünlü Türk, Sabah, CNN Türk, Youtube,