admin | 17 Haziran 2017 | Bilim Adamları ve Kaşifler, Dünyadan, Eğitim, Felsefe, Genel, Tarih
Hacı Bektaş-ı Veli; 1216-1310 yılları arasında yaşamıştır. Bektaşi tarikatının önderidir. Horasan’ın Nişabûr şehrinde doğdu. Asıl adı Mehmet, sanı ise Bektaş’tır. Baba tarafından İmam Hüseyin’in soyundan geldiği ve Hazret-i Ali’nin on altıncı batın torunu olduğu söylenir. Öğrenimini Nişabûr’da yaptı. Sonra Kırşehir yöresindeki Suluca Karahöyük’e yerleşti, buradan görüşlerini yaydı, ölümünden sonra torunu Balım Sultan Bektaşi tarikatını kurdu. Türbesi de, bııgün adiyle anılan ilçededir.
Yeryüzünde hayli geniş bir kitleye hitap eden Bektaşi tarikatının önderi olan ve Bektaşilerin piri gözüyle bakılan Hacı Bektaş-i Velî, bir tarikat kurmayı ve pîr olarak başına geçmeyi asla düşünmemişti. O sadece bir mürşit olarak ortaya çıkarak insan sevgisini ve insanlığı dünyada her şeyin üstünde tutma inancını insanlara yaymaya çalıştı ömrü boyunca. Bir görüşe göre, Hacı Bektaşi Velî, Anadolu’ya yerleşmiş bulunan Türkleri irşât için, hocaları Ahmet Yesevî’nin talebesi olan Lokmanı Perende ile Seyyid Muhammed tarafından vazifelendirilmişti. Üzerine ayrıca Türkleri birleştirmek, aralarındaki geçimsizliği kaldırmak ve kardeş kılmak görevini de alarak Horasan’dan kardeşi Menteş ile birlikte ayrılmıştı. Hacı Bektaş’ın Anadolu’daki ilk durağı Sivas oldu, oradan Amasya’ya geçti. Halifesi olduğu Babaî tarikatı şeyhi Baba İshak’ın vefatına kadar Amasya’da kaldı. Sonra bugünkü Kırşehir’in güneydoğusuna rastlayan Suluca Karahöyük’e gitti. Burası, Selçuk Hükümdarı Alâeddin Keykubat tarafından, savaşlarda büyük yararlık gösteren Horasanlı Yunus adında bir askere «yurtluk» olarak verilmiş ufacık bir konak yeriydi. Sadece 7 haneden ibaret olan ve bir obayı andıran bu konak yerine Horasanlı Yunus’un oğlu İdris’in konuğu olarak yerleşti.
Hacı Bektaş-i Velî, bir din adamı, bir yenilikçi, bir düşünür, bir sosyolog, bir maneviyatçı, bir ziraatçi ve tam bir Türkçü idi. Bütün bu özellikleriyle insanların gönüllerine kolaylıkla girmesini başardı.
Hacı Bektaş-ı Veli, Suluca Karahöyük’ü bir halk üniversitesi hâline getirdi; bu arada geleceğin birçok mutasavvıf ve bilginlerini de yetiştirdi. Bu öğrencilerini çeşitli diyarlarda açtığı «Kırk Ocaklara gönderdi, buralarda vazifelendirdi onları. Görüşlerini etrafa yaymakta bu öğrencilerinin pek önemli rolü oldu. Yunus Emre’nin hocası olan ve Hacı Bektaş’a «Taptuk (bulduk) Padişahım» dediği için bu isimle anılan Taptuk Emre, Sarı Saltuk, Geyikli Ahmet Baba, Abdal Mûsa, Ahî Evren, Balkan ülkelerinde büyük hizmetler gören Kızıl Deli Sultan (nâm-ı diğer Seyyid Ali), Kaygusuz Abdal ve Pîr Sultan Abdal bunların arasında idiler.
Bektaşî inancına göre, Orhan Gazi ilk Osmanlı ordusunu kurarken Hacı Bektaş’ın fikirlerinden faydalanmış, kurulan orduya dua etmiş ve yeniçeriler de kendisini «Pîr» olarak tanımışlardır. Hattâ elini bir askerin başı üzerine koyup dua ettiği zaman arkaya doğru sarkan kol yeninin hâtırasına Yeniçeri serpuşlarının arkası bir yen gibi uzatılmıştır arkaya doğru. Hacı Bektaşi Velî, Yeniçeriliğin kurulmasından, hattâ Sultan Orhan’ın doğumundan çok önce vefat ettiği için bunların doğru olmasına imkân yoktur. Ancak Yeniçeri ocağında Bektaşîliğin hâkim olduğu ve Yeniçerilerin kendilerine «Taife-i Bektaşiyân» dedikleri gerçektir. Ve Yeniçeri ocağındaki bu eğilime uyan Yavuz Sultan Selim’in de Bektaşî tarikatına girdiği bilinir.
Hararet nar’dadır, sac’da değildir
Keramet baş’dadır, tac’da değildir
Her ne arar isen kendinde ara,
Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir.
Sâkin ol, kimsenin gönlünü yıkma,
Gerçek erenlerin izinden çıkma,
Eğer adam isen ölmezsin, korkma Âşığı kurd yemez, uc’da değildir.
Diyen Hacı Bektaşi Velî, vefatından sonra daha büyük önem ve değer kazandı. Bu büyük önem karsısındadır ki, vefatından yıllar sonra torunlarından Balım Sultan tarafından onun görüşlerinin ışığı altında bir tarikat kuruldu ve adına Bektaşilik denildi. Bundan sonra Suluca Karahöyük daha büyük önem kazandı ve Hacı Bektaş adiyle anılmaya başladı. Hacı Bektaşi Velî’nin kabrinin bulunduğu yerin çevresi bir ziyaretgâh, bir Bektaşilik merkezi hâline geldi. Hacı Bektaşi Velî’nin medfun buluhduğu ve «Huzur-u Pir» adiyle anılan türbe ise Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldı.
«İnsanoğlu, bütün mahlûkat ve mevcudattan kutsaldır. Ulu Tanrı, Hazret-i Âdem’i yaratırken kendi nurunu ve cemâlini ona vermiştir. Tanrı, insan-ı kâmilin özünde ve yüreğindedir.» görüşü Bektaşîliğin ana prensibini teşkil etmektedir. Allah’ı ve Peygamberi tanıyan ve Hazret-i Ali’ye bağlı olan Bektaşiler şu 7 prensibe bağlıdır: İnsanlık, iyilik, adalet„ hürriyet, müsavat, çalışkanlık ve insanlık aşkı…
Kaynak: 100 Ünlü Türk,