admin | 27 Temmuz 2017 | Eğitim, Genel, Savaş Sanatı, Siyaset, Tarih
1881-1922 tarihleri arasında yaşadı. OSMANLI İmparatorluğu’nun son devrinin en önemli bir kişisi ve İttihat Terakki’nin ileri gelen bir simâsıdır. Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşma sokan kişi olarak da tanınır. İstanbul’da doğdu. 1903 yılında kurmay yüzbaşı olarak Harbiye’den çıktı. Bir süre sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne dâhil oldu, Harbiye Nazırlığı yaptı. Harbi müteakip bazı arkadaşlarıyle Almanya’ya gitti, oradan Türkistan’a geçti. Bolşeviklerle yapılan savaşta öldü.
Adı tarihe, Osmanlı İmparatorluğu’nu Birinci Dünya Savaşı’na sokan kişi olarak geçmiştir. O tarihlerde Harbiye Nazırlığında bulunan 33 yaşındaki Enver Paşa’nın, bu emrivakisine Dahiliye Nazırı ve iktidardaki İttihat-Terakki Fırkasının lideri Talât Paşa ile Bahriye Nazırı Cemal Paşaların boyun eğmek zorunda kaldıkları bir gerçektir. Nitekim Meclis-i Mebusan (Millet Meclisi) da, Âyan (Senato) da, Sadrazam Prens Said Halim Paşa da, Heyeti Vekilenin (Bakanlar Kurulu’nun) diğer üyeleri de, hattâ Padişah Sultan Reşat da Osmanlı’nın harp ilânından ancak harbe girildikten sonra haberdar olmuşlardı. Haberi Dolmabahçe Sarayı’nda öğrenen 70 yaşındaki Padişah Sultan Reşat’ın hayret ve teessürden dili tutulmuş, Yeniköy’deki yalısında harp haberini alan Sadrazam Prens Said Halim Paşa da derhal istifaya kalkışmıştı.
Şüphesiz ki Enver Paşa’nın niyeti, Osmanlı’nın bu harp sonucu mağlûp ve yıkılmış bir hale gelmesi değildi. Müfrit bir Alman taraftarı olan Enver Paşa, Almanların zaferine muhakkak nazariyle baktığı için, bu harpte onlarla müttefik olmakla Türkiye’nin de büyük istifadesi olacağına inanıyordu. Böylelikle son zamanlarda kaybedilen birçok toprakların yeniden Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine alınacağı düşüncesinde idi.
Enver Paşa’nın bir emeli de Rusya’nın mağlûp olmasıyle Kafkasya ve Türkistan’daki Türkleri de Osmanlı toplumuna katmaktı.
Savaşta her şeyin Almanya – Avusturya – Macaristan aleyhine dönmeye başladığı bir sırada, Almanlara karşı olan aşırı tutkusu nedeniyle bunu göremediğinden, onların safında harbe katılma basiretsizliğini göstermişti Enver Paşa.
Enver Paşa, 1903 yılında kurmay yüzbaşı olarak ordu saflarına katıldıktan kısa bir süre sonra Selanik’te kurulan ittihat ve Terakki örgütüne dahil olmuş ve ordu vasıtasıyla sarayı sıkıştırıp meşrutiyeti ilân ettirebilmek için girişilen harekette en önemli rollerden birini oynamıştı. «Talât – Enver – Niyazi» üçlüsünün bir parçası olan Yüzbaşı Enver Bey, arkadaşlarıyle dağa çıkmışlar ve halkın nazarında bir «Hürriyet kahramanı» olmuşlardı. Neticede İkinci Meşrutiyet ilân edilmiş ve İttihatçılar adiyle anılan bu cemiyet mensupları birden ön plâna geçivermişti. 1913 yılında Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın bir suikaste kurban gitmesiyle paşalığa terfi eden Enver Bey Harbiye Nezaretinin başına geçmişti.
Hemen ertesi yıl Şehzade Süleyman Efendi’ nin kızı Naciye Sultan ile evlenerek saraya damat olan Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın durumu bir kat daha kuvvetlenmişti. Belki bunun da etkisi iledir ki, Enver Paşa’nın davranışlarında bundan sonra bazı basiretsizlikler görülmeye başlamış; 1914 yılında, devleti şuursuzca 1. Dünya Harbi’ne sokan kişi olarak itham edildiği gibi Sarıkamış mağlûbiyetinin mesuliyeti de onun üzerine yıkılmıştır. İkinci Meşrutiyet öncesinin gözde simâsı Binbaşı Enver Bey 1914’den sonraki karanlık günlerin baş sorumlusu halini almıştı. Bunu, ünlü şair ve yazar Süleyman Nazif şu sözüyle en veciz şekilde ifade etmişti: «Enver Paşa, Enver Bey’i katletti!»
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra başta Talât Paşa olmak üzere bazı arkadaşlarıyle birlikte Almanya’ya giden, bazı iddialara göre ise «Türkiye’den kaçan harp mesulleri» arasında bulunan, Enver Paşa orada kısa bir süre kaldı.
Almanların safında Türkiye’yi harbe sokarkan düşündüklerinin ilk kısmı, ağır yenilgi yüzünden tahakkuk edememişti. Kaybedilen toprakların değil yeniden geri alınması, bilâkis elden pek çok vatan parçası kopup gitmişti. Onun diğer emeli ise Kafkasya ve Türkistan’daki Türklerin Osmanlı toplumuna katılması idi. Bunu tahakkuk ettirebilirse, 1. Cihan Savaşı’ndaki hatasını telâfi edebilecekti hiç değilse. Bu emelle Almanya’dan Türkistan’a geçti.
4 ekim 1921 günü yanında birkaç güvendiği arkadaşı olduğu halde Buhara’ya giden Enver Paşa, orada Bolşevik Rusya’ya karşı ayaklanan Türkistan’ lıların arasına katıldı, daha doğrusu başlarına geçti, «Yeni Turan» yolunda «Moskof» ile amansız bir mücadeleye giriştiler hep birlikte.
Tam on ay sürdü bu yaman mücadele. Bir bayram sabahı olan 4 ağustos 1922 cuma günü Abdere mevkiinde Ruslarla yapılan bir çete harbi sırasında Derviş isimli atının üzerinde yalın kılıç döğüşe döğüşe Moskofları kovalarken kalbinden vurularak şehit düştü.
Kaynak: 100 Ünlü Türk, Wikipedi, Uludağ sözlük,