admin | 28 Temmuz 2017 | Genel, Savaş Sanatı, Siyaset, Tarih
1883-1986 tarihleri arasında yaşamıştır. TÜRKİYE Cumhuriyeti’nirı üçüncü Cumhurbaşkanı. Gemlik yakınındaki Umıırbey’de doğdu. Ortaokulu okuduktan sonra Bursa’da banka memurluğuna girdi. Daha sonra İttihat ve Terakki’nin «Rehber» kadrosunda ve İzmir bölgesinde çalıştı. Galip Hoca adını takınıp imam kıyafetine girerek Yunan işgalinden sonra bölgede çete hareketleriyle uğraştı. Cumhuriyet hükümetlerinde görev aldı. İktisat Vekili, Başvekil ve Cumhurbaşkanı oldu.
Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum delegeleri arasında bulunan Mahmut Celâl Bey’i «Bu zata dikkat ediniz» diye daima tedbir ve ihtiyatla karşılamış, onun kapanık durumundan ancak kendisine İş Bankası Umum Müdürlüğü, İktisat Vekilliği gibi vazifeler verdikten sonra emin olmuştu. Celâl Bayar’a emniyet ve itimadı, Bayar’ın bir ihtisas adamı olmasından ve politika görüşünde kendi direktifleri dışına çıkmamasından doğuyordu. Nitekim bu Celâl Bayar, İnönü’den sonra, Atatürk’ün ilk örneğini verdiği Cumhurbaşkanlığı makamını da, uzun mücadelelerin ardından, işgal edecekti.
Bir göçmen ailesinin çocuğu olan Celâl Bayar, dünyaya yayılan ününü iyi başlatmış, ama siyaset hayatında kısa görüşün tipik bir örneğini vererek Cumhurbaşkanlığı makamını bir ihtilâl neticesinde bırakmak bahtsızlığını görmüş, Yüce Divan’da yargılanmıştır. Ancak, yargılama sırasındaki tutumu, mevkiini kaybetmiş bir insanın tutumu olmadığı için herkes gözünde değerini yükseltmiştir.
Bayar, akademik tahsili tam olmadığı halde asıl öğrenimini hayat okulunda yapmış bir bankacıdır. Gençliğinde çeşitli bankalardaki memurluğu sırasında çok çalışarak bu alanda sağlam bir ihtisas yaptı. Nitekim, Gazi Mustafa Kemal, millî iktisat hayatını kalkındırmak için Türkiye İş Bankası’nı kurdurmak istediği zaman başına Celâl Bey’i getirmiştir. Daha sonra bu bankanın uzun zaman genel müdürlüğünü de yapan Bayar, politika hayatına genç yaşta atıldığı için İttihatçılıktan gelme komitacı alışkanlığından kurtulamamış, mebusluk ve vekillik ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değil, Türkiye devletinin başına geçmek isteğiyle, birkaç arkadaşını alıp Demokrat Parti’yi kurmuştur. 1920’de son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne Saruhan (Manisa) milletvekili olarak girdikten tam otuz yıl sonra bu emeline ulaşmıştır.
Bayar’ın bu çabasında dikkati çeken noktalar vardır: İlk bakanlığı 1924’teydi: Mübadele, İmar ve İskân Bakanı. Aynı yılın 20 temmuzunda ise İş Bankasının kuruluşuna memur edilmiştir. 1932’de İktisat Vekili olarak yeniden kabineye girdi. İsmet İnönü’nün 1937’de izinli sayılması üzerine Başbakan Vekili, istifası üzerine de Başbakan oldu. Emrinde çalıştığı sabık Başbakan, Atatürk’ün vefatı üzerine Cumhurbaşkanı seçilince, Bayar, bu sefer de onun Başbakanı olarak kalmayı kabul etti.
Bir Halk Partili olarak Celâl Bayar’ın bu dalgalanışı bol kabine hayatını sürdürmektense, partiden çekilip bağımsız hareket etmesi normaldir. Menderes, Koraltan ve Köprülü’yle Demokrat Parti’yi kurarak kısa zamanda teşkilâtı geliştirdiler. İkinci Dünya Savaşı’nı güçlükle tarafsız atlatan İnönü devri hükümetlerinin bir türlü önleyemediği İktisadî buhranlar, Demokrat Parti’nin gelişimini hızlandırdı. Halk, bu partinin vaatlerine inanmaktan çok, ötekinden bezdiği için onları destekliyordu. Nitekim, hâdiselerle dolu geçen 1946 seçimlerinden sonra 1950’de Demokrat Parti kesin zaferi kazandı ve Celâl Bayar da, on yıl sürecek bir Cumhurbaşkanlığına getirildi.
Ancak kısmen kendisinin sebep olduğu siyasî hatalar, kısmen seçtiklerinin yol açtığı suiistimaller, bu partiyi halkın yararına çalışan bir parti olmak durumundan uzaklaştırmıştı. Tüzüğü esasen Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğünden pek farklı değildi. Siyasî beceriksizlikler silâhlı bir hükümet darbesiyle sonuçlanınca Bayar da, on yıllık çöküntü devresinin baş sorumlusu olarak yargılandı. Bugün de geri verilmemiş olan siyasî haklardan yoksun bırakılmakla beraber, idam cezasından yaşının ileri oluşu sayesinde kurtulmuştu.
Bir süre kendini unutturmasını bilen Bayar, hatıralarını yazmakla oyalandı. 1960’tan bu yana gelip geçen hükümetler «Yassıada Mahkûmları»nın tahliyesi kararını alınca o da evine dönmüştü. Bu arada oğullarından Refii Bayar’ı kaybetmişti. Ama kızı Nilüfer’le torunları kendisi için yeteri kadar te’ selli kaynağı olmaktaydılar.
Siyasî hayatının muhasebesini kendi vicdanı ve tarih karşısında yapacağı tabiî bulunan Celâl Bayar, «Ben de Yazdım» adını verdiği hatıralarıyle bu işe başlamış bulunmaktadır, Karakter itibariyle son derece sebat sahibi olduğundan altı cildi yayınlanmış bulunan bu eseri tamamlamağa çalışmıştır.
Bayar’ın gerek Galip Hoca, gerek İzmir Mebusu Mahmut Celâl Bey, gerek İktisat Vekili Celâl Bayar olarak bu memlekete büyük hizmetleri dokunmuştur.
Kaynak: 100 Ünlü Türk, Vikipedi,